İSA PEYGAMBER ve ANNESİ MERYEM

(Aramice: ܝܫܘܥ, Arapça: يسوع Yesua', İbranice: ישו yeshu', Yunanca Ιησούς Iēsoũs    jesus)

İSA PEYGAMBERİN DOĞUMU:

Kuran-ı Kerimden öğrendiğimize göre Hz. Meryem hurma ağacının altında ilâhî rahmete ve feyze muhatap olmuştu. Üzerindeki korku, mahzunluk gitmişti. Mevsim kış olmasına rağmen hurma ağacı meyvesini vermiş, daldaki hurmalar Hz. Meryem'in önüne dökülmüştü. İşte bu sırada İsa Aleyhisselâm dünyaya teşrif eder. Anne heyecan ve sevinç içinde yavrusunu kucağına alır. Ancak yine de kalbindeki sıkıntı geçmemiştir. Evlenmeden bir çocuğu olmuştur. Bunu kavmine nasıl anlatacaktır? Onlar inanmayacaklar; ne yapsa, ne etse, Hz. Meryem'i anlamayacaklardı. Âlemlerin Rabbi buyuruyor ki:



"Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime'yi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa Mesîh'tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah'ın kendisine yakın kıldıklarındandır." (Al-i İmran Suresi, 45)


Bknz :Hz İsa
http://peygambermezar.blogspot.com.tr/p/hz-isa-mezar-turbe-foto.html


İsa Aleyhisselâm'ın doğumunda bazı harikulâde olaylar meydana gelmiştir. Bunların birkaçını burada zikredeceğiz. Bir hadis–i şerifte Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz buyuruyor ki:



"Âdemoğlundan doğduğu vakit şeytanın dürtüp de ağlatmadığı kimse yoktur. Bundan sadece Meryem oğlu İsa hariçtir." (Buhârî, Enbiya 46)


Rivayet edilmiştir ki, İsa Aleyhisselâm'ın doğumu meydana gelmek üzere iken bir grup şeytan bunu görür. Ona yaklaşmak isterler; fakat buna muvaffak olamazlar. Durumu reisleri olan İblis'e haber verirler. İblis; emir eri şeytanları dinledikten sonra bu işte bir iş var diyerek, kendisi olay mahalline gider. Bir de bakar ki, meleklerden meydana gelmiş bir ordu tarafından koruma altına alınan bir anne ve çocuğu vardır. Yukarıdaki hadis–i şerifin işaret ettiği olay budur.


Bir başka rivayette de şöyle anlatılır: Hz. Meryem'i aramaya çıkan birkaç kişi, yolda bir çobana rastlarlar. Hz. Meryem'e rastlayıp rastlamadığını sorduklarında çoban:

"Söylediğiniz gibi birini görmedim. Fakat dün gece yaşadığım olayı, bunca senedir çobanım, hiçbir zaman yaşamadım. İneklerim dün gece hep birlikte şu gördüğünüz vadiye yönelerek secde ettiler."


Bir başka rivayette ise; çoban, vadi tarafını işaret ederek, gece oraya bir nurun indiğini gördüğünü söyler. (İbn Kesir, Hadislerle Kur'an–ı Kerîm Tefsiri, çev. Bekir Karlığa – Bedrettin Çetiner, c.10, s.5135)


Doğum olayından sonra amcaoğlu Yusuf, Hz. Meryem'i bir mağaraya götürür ve Hz. Meryem nifâstan temizleninceye kadar orada kalır. Kırk gün dolunca çocuğunu kucağına alır ve şehre doğru yola koyulur.


Şehre yaklaştıkça Hz. Meryem'in heyecanı artar. Meryem'in kucağında bir bebekle geldiği haberi şehre ulaşır. Haberi duyan fitne odakları rahat durur mu? Hz. Meryem'i büyük bir kalabalık karşılar. Ona sorarlar:

"Ey Meryem! O kucağındaki çocuk kimin?"

Konuşma orucu tutan Hz. Meryem cevap vermez. Cevap alamayan kalabalıktan değişik sorular gelmeye başlar. Bu durum Kur'an–ı Kerîm'de şöyle bildirilmektedir:

"Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki:

Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın." (Meryem, 27)

Hz. Meryem sorulan sorulara cevap vermez, sabreder. Sataşmalar olur:

"Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi." (Meryem, 28)


Âyet–i kerimede adı geçen Harun'un kim olduğu hakkında birkaç değişik görüş ileri sürülmüştür. Bunlardan birinde, Hz. Meryem'in atası olan Harun Aleyhisselâm'ın kastedildiği söylenmiştir. Bir diğer görüşte ise, bunun, o devrin İsrailoğulları arasında ahlâksızlığı ile bilinen Harun ismindeki kişi olduğu söylenir. Sırf Hz. Meryem'e hakaret olsun diye, onu onunla kardeş olarak anarlar. Bir başka rivayete göre de bu kişi, babasının akrabalarının içinde şeref ve namusu ile zirveye çıkmış Harun ismindeki bir kişidir. En doğrusunu hiç şüphesiz Allah Celle Celâluhu bilir.


Sataşmalar karşısında Hz. Meryem daha fazla dayanamaz ve el işareti ile kucağındaki çocuğu gösterir. İşaret ederek, "Bana değil; bu çocuğa sorun, size o cevap verecek." demek ister. Bu durum Kur'an–ı Kerîm'de şöyle anlatılmaktadır.

"Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz," dediler, "beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?" (Meryem, 29)

Meryem'in bu tavrı, orada bulunan kalabalığın tansiyonunun iyice yükselmesine sebep oldu. Nasıl olurdu da bir bebekle konuşulabilirdi. Meryem de işi iyice azıtmıştı, yaptığı ahlâksızlığın yanında bir de kendileri ile alay ediyordu. Dediler ki:

"Bunun bizimle alay etmesi, zinasından daha beter!"


Rivayet olunduğuna göre; tam o sırada Hz. İsa Aleyhisselâm meme emiyordu. Bu sözü duyunca memeyi bıraktı, yüzünü onlara çevirdi, sol tarafına yaslandı ve ardından şehadet parmağı ile işaret etti. İsa Aleyhisselâm'ın onlara beşikte iken konuştuğu, bundan sonra çocukların konuşabilecekleri yaşa gelinceye kadar onun bir daha konuşmadığı da söylenmiştir. Bu olaylar meydana gelirken, Zekeriya Aleyhisselâm'ın da olaydan haberi olur ve derhal olay mahalline gelir. Ana kucağında duran İsa Aleyhisselâm'a hitaben:

"Eğer konuşman emredildiyse, konuş; hüccetini ortaya koy." der.

Tam bu esnada akılara durgunluk veren olay cereyan eder. Kur'an–ı Kerîm'e kulak verelim:

"Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı." (Meryem, 30)

Çocuğun konuştuğunu gören kalabalık, dehşete düşer. Böyle bir olay, o güne kadar ne görülmüş, ne de duyulmuştur. Bebek konuşmaya devam eder:


"Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti. Beni anneme saygılı kıldı, beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır." (Meryem, 31–33)


Bu olaya şahit olanların söyleyecek sözleri kalmamıştı. Kalabalık sessizce dağıldı. Ne var ki, fitne ve fesat durur mu? Hiçbir zaman durmadı ki, o zaman dursun. İsrailoğulları'nın fesat, yalan, iftira ve bozgunculuk damarı bir defa kabarmıştı. Bunca açık mucizeyi gördükten sonra bile Hz. Meryem'e iftira atmaktan vazgeçmediler. Şimdi de Hz. Zekeriya Aleyhisselâm'ı olayın içine çekmeye çalışıyorlardı.


Nazareth(Nasıra) /İsrail ,Hz İsanın çocukluğunun geçtiği yer olarak bilinir.
Nasara'da bir kilise


İncil'e göre Meryem ve Eşi Yusuf ile İsa Beytüllahim'e dönmeyerek Celile'nin Nasıra kasabasına yerleştiler.
Hz İsanın çocukluğunun geçtiği Nasara



Hz. Meryem evladının büyümesi ile meşgul olurken, içten içe yayılan dedikodu ve fesat zehirleri de büyük rahatsızlık meydana getiriyordu. Baskı her geçen gün artarak çoğalıyordu. Artık dayanılacak gibi değildi. Kararını verdi, buralardan uzaklaşacaktı. Mısır'a gitmeye karar verdi, Amcaoğlu Yusuf ile birlikte Mısır'a gidip, yerleşti. Anne oğul Mısır'da bir süre kaldılar. Rivayet edildiğine göre; Mısır'da on iki yıl kaldılar.


Hıristiyan inanışına göre Hz. Meryem, Yahudiler’den kaçtığı sırada bugünkü Malula'ya /Suriye uğruyor.Saint Takla isimli kadın ona yardım ediyor.Meryem ve İsa'nın burada bir müdet kaldığına inanılıyor.(16 yıl ?) Saint Takla’nın Hz. İsa’ya iman edenlerden biri olduğuna da inanılıyor.(Not: Bilgilerde tutarsızlık var.Şayet Meryem buraya uğradıysa İsa'nın yanında olmaması gerekiyor. Çünkü İsa Çarmıha gerildiğinde Yahya'ya annesini emanet etmişti.Yahya'da Meryem'le Efes'e gitmişti.Bu yolculukda burada kalınmış oma ihtimail var.)
Saınt takla manastırı
Meryem ana evi - bülbüldağı/efes/İzmir





TEBLİĞ ETTİKLERİ: 
Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed  adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: "Bu apaçık bir büyüdür", dediler. (Saf Suresi, 6)


MUCİZELERİ:
Allah, onu İsrailoğullarına bir Peygamber olarak gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek): “Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer mü’minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır.”Ali-İmran:46





ÖLDÜRÜLMESİ (ÇARMIHA GERİLMESİ)
Hırıstiyan tarihçi ve teorisyenlerin çoğu, İsa'nın Celileli bir öğretmen ve marangoz olduğu, şifa dağıttığı, Yahya peygamber tarafından vaftiz edildiği, "halkı isyana teşvik etmek" suçuyla, Yahudi din adamlarının tariklerine kanan Roma İmparatorluğu'nun Yahudiye eyaletinin valisi Pontius Pilatus'un emri ile Kudüs'te çarmıha gerildiği konusunda hemfikirdir.Bu sırada  33 'lü yaşlarda idi.
HZ İSANIN VAFTİZ YEERİ /ŞERİA/ÜRDÜN


Ve Allah'ın elçisi "Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük," demelerinden ötürü… "Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar; fakat öyle yaptıklarını sandılar. Onların bu konuda bir bilgisi yok; sadece zanna uyuyorlar. Kesin olarak onu öldürmediler." (Kur'an Nisa:157)



DİĞER AYETLER:
 "...Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir. Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa’ya) iman edecek olmasın. Kıyamet günü o (İsa) onların aleyhine şahit olacaktır"Nisa Suresi 158-159


"Hırıstiyanlar ise, "İsa mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri sözleridir." Allah'ı bırakıp, hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu mesih'i rab edindiler. (Tevbe:30-31)


Andolsun, "Allah, Meryem oğlu mesih'tir" diyenler kesinlikle kâfir oldu….(Maide 72)



Yahudiler Îsâ’yı öldürmek için sinsi planlar yaptılar. Allah da karşı plan yaparak uyguladı. Allah plan yapanların en hayırlısıdır.Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.Ali imran 55:56

O gün Allah, şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara konuşuyordun. Hani, sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı, İncil’i de öğretmiştim. Hani iznimle çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapıyordun da içine üflüyordun, benim iznimle hemen bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle doğuştan körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani benim iznimle ölüleri de (hayata) çıkarıyordun. Hani sen, İsrailoğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman, ben seni onlardan kurtarmıştım da onlardan inkâr edenler, “Bu, ancak açık bir büyüdür” demişlerdi.
Hani bir de, “Bana ve Peygamberime iman edin” diye havarilere ilham etmiştim. Onlar da “İman ettik. Bizim müslüman olduğumuza sen de şahit ol” demişlerdi.
Hani havariler de, “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi. İsa da, “Eğer mü’minler iseniz, Allah’a karşı gelmekten sakının” demişti.
Onlar, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın. Senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona, (gözü ile) görmüş şahitlerden olalım” demişlerdi.
Meryem oğlu İsa, “Ey Allahım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki; önce gelenlerimize (zamanımızdaki dindaşlarımıza) ve sonradan geleceklerimize bir bayram ve senden (gelen) bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın” dedi.
Allah da, “Ben onu size indireceğim. Ama ondan sonra sizden her kim inkâr ederse, artık ben ona kâinatta hiçbir kimseye etmeyeceğim azabı ederim” demişti.
Ve hani Allah, ey Meryemoğlu İsa diyecek, sen misin insanlara, Allah'ı bırakın da beni ve annemi iki tanrı tanıyın diyen? İsa da seni noksan sıfatlardan arı bilirim diyecek, hakkım olmayan bir sözü söyleyemem ki ben. Böyle bir söz söylediysem elbette bilirsin bunu. Benim içimde ne varsa hepsini mutlaka bilirsin sen. Fakat ben, senin bildiğini bilemem; şüphe yok ki sen gizli olan her şeyi, hakkıyla bilirsin.
“Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin (dedim.) Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit (ve örnek) idim. Ama beni içlerinden aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen, her şeye hakkıyla şahitsin.”
(Maide110-116)



İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur.Zuhruf:59

Ve şüphesiz O (İsâ veya Kur'ân), Kıyâmet'in kopuş saati için bir bilgidir. Artık siz, o saat hakkında şüphe etmeyin ; bana uyun. Dosdoğru yol da budur!Zuhruf:61



Meryem Suresi:
19:16 - (Ey Muhammed!) Kur'ân'daki Meryem kıssasını da an (insanlara anlat). Hani o, ailesinden ayrılarak (evinin veya mescidin) doğu tarafında bir yere çekilmişti.

19:17 - Sonra ailesiyle kendisi arasına bir perde koymuştu. Biz ona meleğimiz (Cebrail)i gönderdik de ona tam bir insan şeklinde göründü.

19:18 - Meryem: "Ben senden Rahmân (olan Allah) a sığınırım. Eğer Allah'dan korkuyorsan (dokunma bana)" dedi.

19:19 - Melek: "Ben, sana temiz bir oğlan bağışlamak için, Rabbinin gönderdiği bir elçiyim" dedi.

19:20 - Meryem: "Benim nasıl çocuğum olabilir? Bana hiçbir insan dokunmamıştır. Ben iffetsiz de değilim" dedi.

19:21 - Melek: "Bu, dediğin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki: Bu (babasız çocuk vermek), bana pek kolaydır. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kılacağız. Hem, bu önceden (ezelde) kararlaştırılmış bir iştir." dedi.

19:22 - Nihayet (Allah'ın emri gerçekleşti) Meryem İsa'ya gebe kaldı ve o haliyle uzak bir yere çekildi.

19:23 - Sonra doğum sancısı onu bir hurma dalına tutunup dayanmaya zorladı. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim" dedi.

19:24 - Melek, Meryem'e, aşağı tarafından şöyle seslendi. "Sakın üzülme, Rabbin alt tarafında bir ırmak akıttı."

19:25 - "Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine devşirilmiş taze hurmalar dökülsün."

19:26 - "Ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen, ben Rahmân (olan Allah)a bir oruç (susmak) adadım. Onun için bugün hiçbir kimseyle konuşmayacağım" de.

19:27 - Sonra Meryem onu (İsa'yı) yüklenerek kavmine getirdi. Onlar (hayretler içinde şöyle) dediler: "Ey Meryem! doğrusu sen görülmemiş bir şey yaptın."

19:28 - "Ey Harun'un kızkardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi, annen de iffetsiz bir kadın değildi."

19:29 - Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. Onlar; "Biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?" dediler.

19:30 - (Allah'ın bir mucizesi olarak İsa şöyle) dedi: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. O bana kitab verdi ve beni bir peygamber yaptı."

19:31 - "Beni, nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti."

19:32 - "Beni anneme hürmetkar kıldı. Beni zorba ve isyankar yapmadı."

19:33 - "Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün selam ve emniyet benim üzerimedir."

19:34 - İşte hakkında (yahudilerle hıristiyanların) ihtilaf edip durdukları Meryemoğlu İsa'ya dair Allah'ın sözü budur.

19:35 - Çocuk edinmek asla Allah'ın şanına yakışmaz. O bundan münezzehtir. O, bir şeyin olmasını dilerse, ona sadece "ol" der, o da oluverir.








Hıristiyanlık'ta İsa:

Hıristiyan inancında İsa tanrının oğlu ve bizzat tanrının kendisidir. Baba (Tanrı) ile insanlar arasında aracı, Beklenen mesih, kurtarıcı, rab, tanrı ile aynı "öz" den olan, güçlü tanrı, tek insan, dünyanın tek kralı, Kutsal Üçlü Birlik'teki kişilerden "oğul"dur. Hıristiyan kaynakları onu "İsa Mesih" olarak anarlar.

İsa'nın tanrısal ve insani özellikleri farklı mezheplerce farklı yorumlanır. Hıristiyanlığın Monofizit görüşüne göre insani tabiatı ile tanrısal tabiatı, Tanrısal özü altında erimiş ve ayrılmaz, bölünmez tek bir tabiat meydana gelmiştir. Çarmıhta, İsa'nın insani tabiatı gibi ilahi tabiatı da acı çekmiştir. Meryem Theotokosdur, yani Tanrı anasıdır.

Diofizit görüşe göre ise insani ve tanrısal olmak üzere birbirinden bağımsız iki tabiatı vardır. Çarmıha gerildiğinde ilahi tabiatı bedeninden ayrılmış, sadece insani tabiat acı çekmiştir. Meryem, insan olan İsa'nın annesidir dolayısıyla da ona Theotokos yani Tanrı anası denemez.

Ortodoks, Katolik ve Protestanlara göre İnsânî ve Tanrısal iki tabiatı olup bunlar asla birleşmezler, karışmazlar ve ayrılmazlar.


Mûsevîlik'te İsa:

İsa musevi toplumunda doğup büyüyen bir kişi olmakla beraber, museviler tarafından kabul görmez ve sahte peygamber kabul edilir. Bununla beraber modern Yahudilerin bir kısmı İsa'nın aziz olabileceğini ancak kesinlikle bekledikleri kurtarıcı (mesih) olmadığını düşünürler.